Instructor Bio

Herkesin yogaya bir başlangıç hikayesi vardır.
Benimki ağır bir depresyon zamanıydı.

Sene 2002.

Hayatın kalan tek değeri doğa, en büyük sıkıntısı doğayı yok eden insan, yaşadığım durumun en büyük suçlusu ise bendim.

Herkesin ölümü kendi kıyametidir.
Ölmeden önce ölmeli, -sıkıysa- yaşamanın bir yolunu bulmalıydım.

Dipte olmamın çeşitli sebepleri, hazırlayanları, -mutlak- mesulleri vardı.
O kavşakta farkettiğim “hakikat” ise kendi kıyamımdan (diriliş) tek sorumlu bendim.
Ve başıma gelen her ne ise beni uyandırmak için bir senaryoydu.

Bir dizi hayretler uyandıran durum, insan ve tesadüflerin ardından, alıp bir köşeye atmış olduğum “İnsanın Sekiz Yeteneği” isimli kitapla evimde başladı yoga yolculuğum.

O vakte kadar adını ne duyduğum ne de bir uygulayanını bildiğim yogayı Gurmukh adındakibir kadın ustadan tanıdım. Onun bu muhteşem kitabını rehberim bildim ve söylediklerini elimden geldiğince ama gerçekten elimden geldiğince yaptım. Onunla yattım, kalktım, dolaştım ve 1 sene içinde yenilendim.

Gerçekliğimi yaşamak için güç ve cesaret buldum.

Bir çok bunalımıma sebep Esenboğa Havalimanı’ndaki işimden ve birinci dereceden yakınlarımın “hayrıma” verdikleri kararlardan ayrılıp sadece sevdiğim şeyleri yapmak için kendime 5 sene zaman tanıdım. Bunu da 24 yaşında hayata yeniden bağlanmış biri için göze alınır bir risk olarak gördüm.

Yoga egzersizleri mucizeviydi.

Her ne yaparsam yapayım yogayı biraz daha öğrenmeye ve mutlaka hayatımın bir parçası yapmaya karar verdim.

Çünkü çok sevmiştim! Hem yapmayı çok sevmştim hem de bendeki olumlu sonuçlarını yaşamımda gördükçe onu paylaşmayı çok sevmişim.

O zamanlar böyle eğitimler vs yoktu. Olanlar da yurt dışında idi ve benim de param yoktu. Bana sahip çıkanlar yoganın Türkiye’deki öncüleriydi. Öğrenciliğim onların dibinden ayrılmadan, yıllarca usta/çırak ilişkisiyle sürdü. Elbette elime para geçip, önüme imkan çıktıkça dünyaca ünlü hocalarla tanıştım, çalıştım. Ve şundan emin oldum. Ben kendi yolumda yürümüyor, pratiğimi, okuma ve araştırmalarımı yapmıyor, kendi sesime sahip çıkmıyor isem istersem feriştahı ile çalışayım tüm bilgiler uçup gidiyordu.

Astrolojiye merakı olanlar ne demek istediğimi anlar; benim güneşim 3. evde ve başakta. Hemen yanında ağır abilerden Satürn var. Bu da demek oluyor ki, bana en büyük dersleri hayat veriyor. Yaşamın öğrenmeye hevesli bir öğrencisi olduğumda, kendi kılımı kırk yarıp özümü sunduğumda ancak öğrenebilir ve -var- olabilirim. Yine fikri olanlara bir şey daha söyleyeyim kuzey düğümüm başak. Kuzey düğümümün olduğu ev de ikizlerin yönetimindeki 3. evde. Yükselenim de yengeç. Daha da merak ederseniz eğer ay burcum Boğa ve 11. evde chiron’la kavuşumda. Evet hayallerimi gerçekleştirmek için hayatın zevklerine dalıp kaybolmaktansa kıçımı kaldırmam şarttır. Hayallere dalıp dünyaları içimde hissetsem de onları eyleme döküp “mükemmel” olmasa da yapmak var olma biçimim, verilmiş cana borcumdur.

Numerolojiye ilgisi olanlar anlar; yaşam sayım 39/12. Elif’in ruh güdüsü 18’den 9 ve esas benliği 13’den 4, ifadesi ise 13 ve 22. Üstelik de 7’lerden zengin bir ön ismim var, Muzaffer. 7 senelik evliliğimde işimin canla olması sebebiyle de pek içime sinen bir soyismim oldu İşcan. Sonra yine döndüm aslında Ön, ilk, öncü manasına gelen baba adıma Öney. Ben hep Muzaffer Elif Öney deyince başımı öne eğmem gerektiğini, içe, öze bakmam gerektiğini anlardım meğerse tam tersiymiş. Kaldır kafanı, öne ileriye bak dermiş. Öney, yatay, dikey gibi Türkçe bir sözmüş. Tam ismimde ruh güdüm de esas benliğim de 21’den 3’dür. Ve ifadem de 42’den 6. Olduğu gibi görmek için hayatı olduğum gibi görünmem şart. Olan biten ne varsa önce kendimde bulmam ve iyi ile kötüyü bir görmem elzem. iyi ve kötüyü bir görmek; iyiye ve kötüye hakkını vermek demek. Yani yalnızca iyi tarafını görüp riyaya, sadece kötü tarafı görüp gaflete düşmemek imiş. İkiyi bir görmek hepsini ve her şeyi aslında olduğu gibi ama O’ndan görmek, O’ndan bilmek imiş…

Bir de Nagualim çok sevgili Geyik’tir. Kurt ise beni Geyik ile tanıştıran erk hayvanım.

Tüm bu saydıklarımla uyumlu bir hayat yaşamaz isem “cemaliyle öğrenmek” yerine “illa ki öğrenmek zorunda” kalıyorum ve her an kalabilirim. Bunları sürekli akılda tutunca bir şey olmuyor zaten hep bilmediğin yerden geliyor dersler. Genel olarak hayat bu bilgileri sahiden hal etmek için cömertçe rehberlik ediyor diyelim. Yani iyisi ve kötüsüyle…!

Tüm bu numeroloji , astroloji, nagualler vs. size bambaşka bir dilde gizemli şeyler gelebilir. Ancak bilenler için, bir kişinin özünün ve gölgesinin neler olduğunu anlamanın en kestirme yoludur bu bilgiler. Eğer kalpten gören göz ile yorumlanırsa bu bilgiler, geleceği değil, geleceği için potansiyelini, geçmişteki deneyimlerinin erginlenme yolunda nasıl da birer gıda olduğunu bilir insan.

Sağlık bütünlüktür bana göre ve yaşam mucizedir.

Hayatım boyunca her ne yaptıysam, sevdiğim ve faydalı bulduğum şey zehir olsa paylaştım. Bana iyi gelen ne olduysa hiç sakınmadım. Elbette her zaman doğru değildim ama cesaretimle ifade ettiklerim beni durulukta tuttu. Duruluğun doğruluktan mühim olduğunu görebilmek ise üzerimdeki mükemmeliyetçilik zırhını atmama yardımcı oluyor.